Ulusal Manşet - Türkiye'den Haberiniz Olsun

İyilik, ahlak, vicdan iflas ediyor çocuklar katlediliyor

Gündem

MEMUR-SEN VE HAK-İŞ Konfederasyonları  çocuk cinayetleri ve istismarını kınamak ve bu vahşete tepkilerini ortaya koymak amacıyla Cumhuriyet Parkı’nda bir basın açıklaması yaptılar. Basın açıklamasına her iki konfederasyonun üyeleri katıldı.

Karaman Memur-Sen ve Eğitim-Bir-Sen Şube Başkanı Yunus Özdemir açıklamasında şunlara değindi:
“Ülkemizde son günlerde çocuklarla ilgili kayıp, istismar ve katledilme haberleri geliyor ve tüm ülkeyi büyük kaygıların eşiğine getiriyor. Önce Ankara Polatlı'da kaybolan 8 yaşındaki Eylül ve akabinde Ağrı'da, Ramazan Bayramı'nın 1'inci günü kaybolan 4 yaşındaki Leyla Aydemir'den vahşet kokan acı haberler aldık. Kayıp çocuk vakaları artıyor, çocuk istismarı çoğalıyor ve çocuk cinayetleri sıradanlaşıyor, sosyal medya tepkisinin dışında hiçbir adım atılmıyor. Bu olaylar bizi bir gerçeği bir daha düşünmeye davet ediyor ve geleceğimiz için acil tedbirler almamız, suçlulara hak ettiği cezayı hemen vermemiz, önleyici ve koruyucu nitelikte uzun vadeli politikalar belirlememiz gerekiyor.
Maalesef, mesele sadece iki çocuğumuzun katledilmesiyle sınırlı değil. Kayıp bildirimi yapılan çocukların maalesef yüzde biri bulunamıyor. Dolayısıyla, kayıp olup da bulunamayan, istismara uğrayan veya katledilen çocuk vakıaları bu ülkenin mutlaka çözmesi gereken temel meselelerinden birisidir.
Çocukların istismar edilerek katledilmesi öylesine korkunç bir vahşettirki bunu tarif edecek kelime bulamıyoruz. Maalesef Eylül çocuğumuzun katil zanlısının Eylül’ü arama çalışmalarına dahi katıldığını, daha korkuncu kendisinin de bir baba olduğunu öğrenince insanlığımızdan utanacağımız bir yere geldiğimizi müşahede ettik.
Bir çocuğun katledilmesi, bir insanın yaşam hakkının ihlal edilmesinin çok ötesinde insanlığın tükendiğini, vicdan ve merhametin iflas ettiğini gösteren ve zerre insanlık nasibi olanı bile yaralayan bir durumdur. İki masum evladımızın art arda gelen ölüm haberlerinin tüm ülkede, toplumun her kesiminde yarattığı üzüntü ve öfke hepimize bazı gerçekleri çok çıplak bir şekilde gösterdi. Savunmasız masum çocuklara dönük her türlü şiddet, istismar ve katledilme olaylarının toplumda yarattığı sorgulamanın temelinde, yitirdiğimiz bu evlatlarımızla birlikte toplumdan iyilik, merhamet ve vicdanın da eksildiği gerçeğidir. Nitekim katledilen sadece çocuklar değil, masumiyet, insani ilişkiler ve toplumsal güven zeminidir.
Bu menfur olaylar ile yeniden çocukların korunması için acil yasal düzenlemeler yapılması üzerine birçok tartışma yapılıyor. İlk olarak adi ve vahşi katillere hak ettikleri ceza verilmeli. Ve bu da idam cezası olmalı. …. Sonrasında mesele sadece ceza boyutuyla bırakılmadan bu tür vahşetleri ortaya çıkaran etmenler hassas bir şekilde analiz edilmeli, caydırıcı cezaların yanında önleyici tedbirler alınmalı, çocukları koruma konusunda bütünlük arz eden bir tarzda eğitim, hukuk ve sosyal boyutlarıyla konu bütüncül bir şekilde ele alınmalıdır.
Çocukların korunmasında bütüncül bir yaklaşımın geliştirilmesi; Milli Eğitim Bakanlığı, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı’ndan, Basın Medya Enformasyon’a kadar ilgili tüm kamu kurumlarının, bu konuda çalışmalar yürüten STK’lar ve akademinin işbirliği içerisinde ortak adımlar atması ile mümkün olabilir.
Bu tarz olaylarda medyaya da büyük görevler düşmektedir. Toplumun dikkatini çeken bu olayları bir reyting malzemesi olarak görmekten imtina ederek, haber dilinin hem maktulün ailesini incitmeyecek hem de diğer ailelerde güvenlik paranoyasına neden olmayacak şekilde kurulması konusunda hassasiyet gösterilmelidir. Bu süreçlerde, toplumun bilinçlendirilmesi için önemli bir araç olduğu gerçeği dikkate alınarak medyanın haber içeriklerinde uzman pedagogların görüşlerine daha fazla zaman ayırması beklenen bir tutumdur.
Yanı sıra medyanın haber dilini kurarken, güvenlik birimleri ve adli psikologların önerilerini almamaları nedeniyle olayların anlatılış ve işleniş biçiminden kullanılan fotoğraflara, olayın gündemleştirilme sıklığına kadar birçok husus, suça meyilli kişiler için özendirici olabilmekte, kopya suçlar için kaynak işlevi görebilmektedir.
İnsani hasletleri yozlaştıran etmenlerin, insani değerleri ayakta tutma dirayetinden daha hızlı yayıldığı her koşulda maalesef eğer ciddi tedbirler alınmazsa bu gibi menfur olayların yaşanılması kaçınılmaz olacaktır.
Karaman Memur Sen olarak Hak İş Sendikamız ve Karaman Sivil Toplum Platformumuzla beraber yarınımıza umut olan çocuklarımızın korunması için her türlü çabanın bir parçası olduğumuzu bir kez daha deklare ediyor ve bu olayların bir daha yaşanmaması için önleyici tedbirlerin kamu STK işbirliği ile etkin bir şekilde geliştirileceğine inanıyoruz. Bu vesile ile bu menfur olayı kınıyor, evlatlarımızın kederli ailelerine başsağlığı ve sabırlar diliyor, ayrıca yargı ve yasal düzenleme süreçlerinin yakın takipçisi olacağımızı ifade ediyoruz.
Kamuoyuna saygıyla duyurulur.”
Hak-İş Karaman Şube Başkanı Mehmet Bayrakçı da yaptığı açıklamada : “Ülkemizde son aylar ve günlerde sıklıkla gündeme gelen “kayıp çocuk”lar ve “çocuk istismarı”ndaki kaygılandıran artış yüreğimizi dağlamakta; çocuklarımızın geleceğine, sosyal dokumuza ve yarınlarımıza dair kaygılarımızı günden güne artırmaktadır.

Son haftalarda yeni bir çocuğun kaybolması, cinsel istismara uğraması yahut canice öldürülmesi ya da şiddete maruz kalması vakaları giderek yaygın ve sistematik hale dönüşmekte; vakaların çokluğu endişe verici boyutlara ulaşmaktadır. 

Daha geçtiğimiz yıl Mersin’de 5 yaşındaki Muhammet Derviş’in bıçaklanarak öldürülmesinin acısı; Kahramanmaraş’ta küçük Ruhat Özkan Göreş’in eski bir otoparkta, Adana’da zihin engelli İsmail Kaplan’ın sulama kanalında bulunan cesedi ile Balıkesir’de bir menfeze bırakılan 10 yaşlarındaki Büşra Karabacak ve Tuğçe Yıldırım’ın cansız bedenlerinin acısı yüreğimizin bir köşesinde tazeliğini korurken, son günlerde Ankara’da cansız bedeni toprağa gömülü bulunan 8 yaşındaki Eylül’ün şokunu atlatamadan, Ağrı’nın Bezirhane Köyü’nde kaybolan 4 yaşındaki Leyla’mızın cesedinin bulunmasıyla bir kez daha kahrolduk.

Adeta her gün yeni bir çocuk istismarı yahut kayıp çocuk haberiyle uyanıyoruz. Çocuk istismarında kaygılandıran artış, bütün çocuklarımız ve ebeveynler için endişe vericidir.

Çocuk istismarı her şeyden daha önemli bir sorun olarak karşımızda durmaktadır. Bu, toplumun her kesimini ve herkesi ilgilendiren sosyal bir hastalıktır. Çocuklarımızın istismarla karşılaşmasına sessiz kalmak suça ortak olmaktır. Koruyamadığımız her çocuk bizim suçumuzdur. Çünkü Sorumlu çocuk değil, yetişkinlerdir. Şehirler, Sokaklar, parklar çocuklarımızı kaybettiğimiz suç mahalline dönüşmemelidir. Onların güvenilir bir ortamda büyümelerini sağlamak en öncelikli sorumluluğumuzdur.

HAK-İŞ/HİZMET-İŞ Sendikası olarak çocuklara yönelik istismarı nefretle kınıyor, onların fiziksel ve cinsel istismara maruz kalmasını sindiremiyor, çocukların canına kıyan canilerin en ağır ve en hızlı şekilde cezalandırılmasını istiyoruz. Adaletin gecikmeden tecelli etmesini istiyoruz.

Çocuk istismarına karşı etkin mücadele için gereken önlemlerin alınacağına, fail ile birlikte ihmali bulunanlara gereken cezaların verileceğine inanıyoruz. Ancak şunu da biliyoruz ki, hiç bir ceza cansız bedeni kör kuyulara terkedilen bir çocuğu geri getirmeyecek, toplum vicdanını rahatlatmayacaktır.

Çocuklara yönelik her türlü istismar önlenmelidir. Çocuklarımızın istismar ve ihmalini önlemek hepimizin en temel görevi olmalıdır.


Hiçbir çocuk istismar edilerek çalıştırılmayı, çocuk yaşlarda gelin olmayı hak etmemektedir. 

HAK-İŞ/HİZMET-İŞ Sendikası çocuklarımızı her türlü ihmal ve istismardan korumaya kararlıyız. Yetkililerden çocuk istismarına karşı acil tedbirlerin bir an evvel alınmasını talep ediyor, başta sivil toplum örgütleri olmak üzere tüm toplumu bu konuda inisiyatife davet ediyoruz.”dedi.
 

Yorum yapabilmek için lütfen sitemizden üye girişi yapınız!
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.