İlk olarak İlim ve Medeniyet Öğrenci Topluluğu tarafından Yazar Cihan Aktaş’ın konuşmacı olarak katıldığı ‘Roman, Fıkıh, Futbol ve Komplo' konulu söyleşi düzenlendi.
“Roman en önemli dışa açılma penceresi”
Kuran-ı Kerim tilavetiyle başlayan programda Yazar Cihan Aktaş roman, fıkıh, futbol ve komplonun toplum açısından önemine değindi. Romanın en önemli dışa açılma penceresi olduğuna vurgu yapan Yazar Aktaş, şunları dile getirdi: “Romanın toplumumuza, kültürümüze, zevklerimize ve alışkanlıklarımıza aykırı olduğu düşünülüyor fakat roman hayatımızın tam orta yerinde. Roman; insanların dünyayla yetinemediğinin göstergesi, geleceğe iz bırakma yolu ve kurtarıcılık gibi farklı argümanları içerisinde barındırdığı için yazılıyor. Roman yazma kişiseldir, kimseye sen yazma diyemezsiniz, gönüllülük esasına dayalı çileli bir türdür ve hiçbir zaman maddi beklenti içerisinde olarak yazılmaz. Roman, toplum içerisinde olmayı gerektiren bir türdür ve küçümsenmemelidir.”
Yazar Aktaş; futbol, fıkıh ve komplo hakkında ise “Futbol her renkten insanı bir araya getiren, iletişim ve dostluk sağlayan bir spor dalı. Roman ve futbol kişiye sistemli çalışmayı öğretir. Fıkıh ise bu sistemlerden yararlanmayı ve görmeyi sağlar. Komplo da hayatımızın içerisinde var ve biz bunun karşısında aciz ve çaresiz kalıyoruz." açıklamalarında bulundu.
Karamanoğlu Beyliğinin İlkleri
Türkiye Gençlik Öğrenci Topluluğu tarafından düzenlenen Araştırmacı Yazar Şerafettin Güç'ün konuk olduğu günün ikinci söyleşisinde 'Karamanoğlu Beyliğinin İlkleri' konuşuldu.
Karamanoğulları'nın tarihi ve Beyliğin özellikleri ile alakalı bir çok eseri olan yazar, "Karaman'a aşığım. Her ne kadar Karaman'da yaşamıyor olsam da Karaman'ın kokusunu her gün alıyorum. Her gün Karaman'ın yerel gazetelerini, ilgili haberleri takip ediyorum, her fırsatta buraya gelmeye çalışıyorum." diyerek Karaman'a duyduğu sevgiyi ifade etti.
İlk olarak Karamanoğlu Beyliğinin kuruluş aşamasından bahseden Araştırmacı Yazar Şerafettin Güç, "Anadolu Selçuklularının dağılmasından sonra çeşitli beylikler kuruldu. Bu beyliklerden Karamanoğulları, Selçuklu'nun toprakları üzerinde değil, başka bir devletin yani Kilikya Ermeni Krallığının toprakları üzerinde kurulmuş tek beyliktir. Karamanoğulları, kısa bir sürede o döneme göre çok iyi bir devlet yapılanmasına sahip olmuştur. Bunun nedeni de daha önce Orta Asya'dan gelirken bir çok boy görmüş olmaları ve deneyim kazanmalarıdır." dedi.
Karamanoğları'nın Avşar boyuna mensup olduğunu ve yirmi dört Oğuz boyu içerisinden çok hızlı hareket etme, çok çabuk toplanma özelliğine sahip olduklarını belirten Güç, "Diğer beylikler Arap harfleri kullanırken Karamanoğulları kendilerine has bir alfabe kullanmışlardır. Selçuklulardan beri resmi yazışmalar ve ilim dalında kullanılan dil Farsça olmasına rağmen Türkçeden başka dil kullanmamak konusunda fermanı yayınlayan tek beylik Karamanoğulları'dır." ifadelerinde bulundu.
Karamanoğulları'nın tarihte ilkleri konusunda da bilgi veren Güç, şunları dile getirdi: "Karamanoğlu İkinci İbrahim Bey zamanında dünyada ilk Türkçe tıp kitabı yazılmıştır. Dünyanın tanıdığı Türk denizci Piri Reis, sekiz yaşına kadar Karaman'da yaşamış, ilk eğitimini Karaman'da Hatuniye Medresesi'nde almıştır. Ayrıca mehter takımını ilk defa kullanan Karamanoğlu Beyliği'dir."
“Kitap okumak kadar büyük bir kazanım yoktur”
Genç Sanat Öğrenci Topluluğu tarafından düzenlenen günün son söyleşisinde ise Yazar Pınar Çağlıner öğrencilerle buluştu.
Yazmaktan büyük bir keyif aldığını söyleyen Çağlıner, yazdıkça tecrübe ve hayata farklı bir bakış açısı kazandığını belirterek, “Sizler şuan hayatın birinci bölümündesiniz ve bundan sonra ikinci bölüme geçeceksiniz. Üniversite sonuna kadar elde edeceğiniz her şeyi hayatınızın devamında tecrübe olarak geri kazanacaksınız.” dedi.
Yazar Pınar Çağlıner kitap yazımı ile ilgili yaptığı değerlendirmede şunları aktardı: “İnsanların hayatında olumlu bir etkim var ve o etkiyi devam ettirmek istiyorum. Şimdilik yalnızca duygularımı aktarıyorum ve şimdiye kadar yazar olduğumu hiç söylemedim. Hala öğrenmeye devam ediyorum ve her okurumdan özellikle yorum istiyorum. Kitaplarımı yazarken zor dönemler yaşadım fakat hiçbir zaman vazgeçmedim ve inatla yazmaya devam ettim. Kitaplarımla ilgili olumlu geri dönüşler aldım, deneyimli yazarlardan olumlu değerlendirmeler edindim ve bunun neticesinde kitap yazmaya devam ettim. Bu tip değerlendirmeler bu işi daha ciddiye almam gerektiğini hatırlattı. Kitap yazarken kimseyi okumamaya gayret gösteririm ve kimseyi örnek almam.”
Çağlıner konuşmasının son bölümünde öğrencilere tavsiyelerde bulunarak, “Kitap okumak kadar büyük bir kazanım yoktur. Her kitabın muhakkak bize bir artısı olmaktadır. Şunu unutmayalım ki hiçbir kitap boşa gitmez. Kitapların bana çok şey kattığını düşünüyorum ve kitaplara karşı büyük bir sevgim var. Kitapların hakikaten yaşadığını düşünüyorum ve o kitapları siz de yaşayabiliyorsanız bundan büyük bir mutluluk olamaz.” dedi.
Söyleşiler, konuk yazarlara hediye ve plaket takdim edilmesiyle sona erdi.