Muhabirimizin edindiği bilgiye göre, Prof. Dr. Ahmet Kağan Karabulut yaptığı açıklamada;
“Kıymetli Okuyucularım,
Aklımıza değil gönlümüze geleni kırık dökük kelimelerle kâğıda dökmeye, enfusi ve afakî, kalbimize tesir eden ne varsa sudurdan sutura intikal ettirmeye, en çok ızdırabını çektiğimiz hususlarda hissiyat ve hassasiyetlerimizi dile getirmeye gayret ettiğimiz şiirlerimizden bir demeti sizlerle bu kitapta paylaşmak istedim.
Denemelerden oluşan ilk kitabımız “Ne Zaman Kaybettik” in gönüllerde, ikincisi “Kendi Şah’ına Şah Çekenler” in zihinlerde inşiraha vesile olması, bu üçüncüsü “Vav Misali”nin ise yüreklerinizle hasbihâl etmesi en büyük temennimizdir. Kitabımızı, aciz yüreğimizin ziyadesiyle meşgul olduğu hususlara binaen “Niyaz Makamında”, “Nefsime Dair”, “İnsanlığa Dair”, “Dünyaya Dair” ve “Sevdiklerime” isimli beş bölümde toplanan doksan dokuz şiir hâlinde hissiyatınıza ve gönül dünyanıza arz etmeyi uygun gördük. Umarım istenilen, murat edilen netice hâsıl olur, tüm iyilik ve güzelliklerin kaynağı ve yegâne sahibi olan Rabb’imin izni, inayeti ve keremiyle...
Kitabın yayına hazırlanma aşamasındaki emeklerinden ötürü kıymetli kardeşim Doç. Dr. Ufuk Deniz Aşcı’ya, editörümüz Menşure Aşcı’ya, kitabın tasarımını yoğun bir emekle gerçekleştiren Harun Yıldız’a ve bu çalışmanın kısa zamanda siz kıymetli şiir dostlarıyla buluşmasını sağlayan Palet Yayınlarının değerli yönetici ve çalışanlarına çok teşekkür ediyorum.
Bu kitabı “hakkın, adaletin ve hürriyetin” mücadelesi ile ömürlerini tüketmiş tüm dava erlerine, her daim desteklerini ve dualarını esirgemeyerek yanımda olan çok değerli annem ve babama, “gözler sevinci” evlatlarıma ve “Ruhumun Güneşi”, kıymetli eşime ithaf ediyorum.
Bu çalışmanın hayırlara, iyilik ve güzelliğin yayılmasına vesile olmasını diler, bizim için de rahmet ve mağfiret vesilesi kılmasını Yüce Mevlâ’dan niyaz ederim.
Ve sizleri kitaba adını veren şiirle başbaşa bırakmak isterim;
“Vav” misali…
“Vav” bir duruş, “vav” varoluş, anne karnında çocuk,
“Uzun ömür verilirse terse çevrilmiş” bir hâl…
“Vav” huzurda, secdelerde beli bükük ihtiyar,
İhtiyaren bir yöneliş, zevâle doğru kemâl…
Yavrusunu esirgeyen bir annenin kucağı,
İlahi bir merhametin büyütüldüğü beşik…
İsyanla, günahla dolu kulların sığınağı,
“Vav” secdede acziyetle yüz sürülen bir eşik…
“Vav”, “elif”in Rabb önünde bükülmüş bir sureti,
“Vahid” olana baş eğip, abdiyeti hissetmek…
“Vav” mahviyet makamında bir kulun silüeti,
Kâinatın zübdesinde hakikati seyretmek…”