60’ıncı yılını kutlayan Türk Anesteziyoloji ve Reanimasyon Derneği’nin (TARD), 50’inci ulusal kongresi ulusal ve uluslararası düzeyde önde gelen akademisyenlerin katılımıyla 26-30 Ekim’de İstanbul Haliç Kongre Merkezi’nde gerçekleşiyor.
Muhabirimizin edindiği bilgiye göre, Türk Anesteziyoloji ve Reanimasyon Derneği başkanı Prof. Dr. Hülya Bilgin, Genel Sekreter Doç. Dr. Remzi İşçimen, Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Ömer Kurtipek ve Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Bahar Kuvaki Balkan’ın katılımlarıyla 26 Ekim 2016 Çarşamba günü düzenlenen basın toplantısında söz alan Türk Anesteziyoloji ve Reanimasyon Derneği Başkanı Prof. Dr. Hülya Bilgin, güvenli anestezi koşullarının oluşturulmasında ekip çalışmasının önemine değinerek anestezinin ameliyatlardaki riskleri azaltmak için hayati önem taşıdığını vurguladı.
Türk Anesteziyoloji ve Reanimasyon Derneği tarafından düzenlenen, yaklaşık 2.000 anestezistin ve yerli-yabancı 250 konuşmacının katılacağı kongre kapsamında 26 Ekim’de düzenlenen basın toplantısında konuşan Türk Anesteziyoloji ve Reanimasyon Derneği Başkanı Prof. Dr. Hülya Bilgin şunları söyledi: “Türk Anesteziyoloji ve Reanimasyon Derneği anestezi alanında yurt çapında dünya standartlarına uyum sağlanması ve bu standartların sürdürülmesi amacıyla yoğun çalışmalar yapmaktadır.170 yıl önce temelleri atılan modern anestezinin bugünkü uygulayıcıları olan bizlerin gündemimizdeki en önemli madde, her zaman olduğu gibi “hasta güvenliği”dir.Anestezi üstün çaba ve fedakarlıklarla günümüzde modern tıpsanatında hak ettiği yeri alma konusunda dev adımlar atmaya başlamıştır. Anestezideki her gelişme cerrahi sanatında,dolayısıyla insan sağlığınıngeliştirilmesinde yeni ufuklar açmaya devam edecektir.”
Evet, anestezistdoktordur!
Türkiye’de anestezinin öneminin yeterince bilinmemesi nedeniyle, anestezi uzmanlarının da hak ettiğideğeri görmediğini vurgulayan Prof. Dr. Hülya Bilgin şöyle devam etti: “Temel olarak anestezi, ağrıya karşı zaferin bir özetidir. Günümüzün cerrahi gelişmeleri, anestezinin desteği ile insanlığın hizmetindedir; cerrahinin doğasındaki dayanılmaz acı, güncel anesteziuygulamaları ile aşılabilmektedir.Ancak günümüzde anestezi, sadece ağrıya karşı kazanılmış bir zafer değil, aynı zamanda perioperatif bakımda da en başarılı olacağına inanılan bilim dalıdır. Anestezistler kardiyopulmonerresüsitasyon, ağrı yönetimi, yoğun ve palyatif bakım ve beslenme ünitesi bakımına kadar pek çok alanda önemli görevler üstlenir. Anestezi uzmanlarının birer hekim oldukları unutulmamalıdır. Bir kardiyolog ya da genel cerrahi uzmanı gibi 6 yıllık tıp fakültesi mezunudur ve sonrasında Tıpta Uzmanlık Sınavı’nı kazanarak Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dalında en az 4 yıl (Eylül 2014 sonrasında ise 5 yıl) ihtisas yapmış uzman doktordur. Üst düzey tıp teknolojisini kullanabilen ve bu bilgi ve becerisi ile hastanın ameliyat sürecini güvenle geçirerek sağlığına kavuşmasına olanak sağlayan kişidir. Türkiye'de yaklaşık 5.000 anestezi uzmanı bulunmaktadır ve bu rakam Avrupa ülkelerine göre son derece yetersizdir. TARD olarak anestezi uzmanları ve uzmanlık öğrencilerinin bilgi ve becerilerinin arttırılması ve Türkiye’de sunulan anestezi hizmetlerinin kalitesinin yükseltilmesi için tüm gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz.”
Perioperatif (ameliyat dönemi) bakımı hasta sağlığında büyük önem taşıyor
Anestezi uzmanıhastayıyalnız uyutmakla değil,aynı zamanda uyandırmakla da görevlidir. Bunun için hastanın ameliyatta verilen ilaçların etkisinden kurtulması, ameliyattan sonra da ağrıduymaması ve sağlıklıkalması için gerekli bakım ve tedavilerin hazırlıklarını yapar ve bunları uygulatır. Hasta ameliyathaneye teslim edildiği andan odasına iade edilene kadar anestezi uzmanlarının sorumluluğundadır.
Hastanın operasyon öncesi hazırlanması, cerrahi için anestezinin uygulanması, ameliyat bittiği anda anestezinin sonlandırılması ve eski fonksiyonlarını kazanana kadar hastanın tedavisi ve bakımının yapılmasına perioperatif bakım denir. Perioperatif bakımın amacı, cerrahi müdahalenin hasta için en güvenli halde, en az riskle ve operasyondan yüksek yarar sağlayacak şekilde gerçekleştirilmesidir. Bu nedenle ameliyat öncesi hasta hazırlığının hastayı koruyucu önemi vardır, hangi anestezi yöntemleriyle en güvenilir alanda kalınacağına ameliyat öncesi dönemde karar verilir. Bu yüzden anestezi uzmanı,tıp literatüründeki yeni tanımlamada ameliyat dönemi (perioperatif) bakım uzmanı olarak da tanımlanır.
Ameliyat öncesinde sorgulanması gereken konular:
• Daha önce geçirilen ameliyatlar
• Sigara ve alkol kullanımı
• Alerjik öyküsü
• Daha önceki anestezi tecrübesi
• Ailesel anestezi öyküleri
• Kronik hastalıklar
• Kullanılan ilaçlar
Hastaların kendilerine doğru bilgiler aktarmaları gerektiğinin yanı sıra ameliyat öncesinde ve sonrasında bir dahiliye uzmanı gibi hastanın tüm sistemlerinin muayene edildiğini belirten Prof. Dr. Hülya Bilgin sözlerine şöyle devam etti: “İster genel anestezi, isterse de bölgesel anestezi uygulanacak olsun, hastalardan en az 6 saat süre ile aç kalmaları, her hangi bir yiyecek/içecek almamaları istenir. Doktor tarafından kesilmediği sürece düzenli kullandıkları ilaçları çok az miktarda su ile almalarına genellikle izin verilir. Anestezi uygulanan hastalar doktorları izin verinceye kadar ağızdan gıda ya da içecek almamalı, 24 saat boyunca motorlu taşıt kullanmamalı, kıymetli evrak imzalamamalıdırlar.”
Prof.Dr. Bilgin, anestezide özellikli durum sınıflamasına giren hastalıklar ve hastaları şöyle sıraladı: “Şeker hastalığı, tiroit bezi hastalıkları,akciğer hastalıkları, alerjik hastalar, uykuda solunum durması, obezite, kas hastalıkları, böbrek ve karaciğerhastalıkları, nörolojik hastalıklar, yaşlı hastalar, kanser hastaları, psikiyatrik hastalıkları olanlar, erken doğanlar ve yenidoğan dönemindeki ilk 28 günlük bebekler.”
“Narkozu kaldıramadı”inanışı tarihe karışıyor!
Ameliyatlar yaklaşık 170 yıldır anestezi ile yapılmaktadır diye belirten TARD Başkanı Prof. Dr. Hülya Bilgin: “Ameliyat tekniklerinin gelişmesi anesteziyolojideki gelişmeler ile mümkün olmuştur. Günümüzde artık ilaç dozları o kadar iyi hesaplanabilir ve hastanın ihtiyacına göre ayarlanabilir duruma gelmiştir ki eskiden, yanlış da olsa “narkoz fazla geldi”, “narkozu kaldıramadı” olarak tanımlanan durumların oluşması neredeyse imkânsız hale gelmiştir. Hastanın yaşamsal fonksiyonlarının izlendiği ileri teknoloji ürünü monitörler ve anestezi cihazları ile uzay üssüne benzeyen modern ameliyathanelerde, güvenli anestezi uygulamaları mümkün olmaktadır.” diye belirtti.
Anestezideki gelişmeler sonucunda, anesteziye bağlı ölümcül sonuçlar çok azaldı
Basın toplantısında söz alan Türk Anesteziyoloji ve Reanimasyon Derneği Genel Sekreteri Doç. Dr. Remzi İşçimen, teknolojideki gelişmeler sayesinde yaşlılara uygulanan özel anestezi uygulamalarının riskleri azalttığını vurgulayarak şöyle devam etti: “Yaşlılığa bağlı organ fonksiyonlarında azalma, yapısal değişiklikler, kronikleşen hastalıklar (şeker hastalığı, hipertansiyon, kalp ve böbrek hastalıkları) ve çoklu ilaç kullanımlarının artışı sonucunda bu kişilerin anestezi almalarıgerektiğindekaygılar, anesteziyi kaldırıpkaldıramayacağı gibi sorular ortaya çıkarmaktadır. Oysa, anestezideki gelişmeler sonucunda, anesteziye bağlı ölümcül sonuçlar çok azalmıştır. 1999-2005 yılları arasında yapılan bir araştırmada cerrahi operasyon geçiren 106 milyon hastadaanesteziye bağlı ölümler milyonda 8 iken, 85 yaşındakilerde milyonda 20 civarında bir ölüm oranı olduğu ortaya çıkmıştır. Riski minimuma indirmek için anestezi alması gereken yaşlı hastalar ameliyat öncesi dönemde detaylı tetkik ve muayene edilmeli, anestezi uygulanmasısırasında iyi takip edilmeli ve operasyon sonrasıağrı giderilmelidir. Şuur değişikliklerinin önlenmesi ve sıklığının azaltılmasında ilaç tedavisi dışında tedbirler de alınmalıdır. Bunlar arasında zihinsel uyarı, gözlük ve işitmecihazlarıkullananlarınkullanmalarının ertelenmemesi, operasyon sonrası erken hareket ettirilmeleri, sıvı ve beslenmelerinin düzenlenmesi önemlidir.”
Anestezistler arasında intihar oranları çok yüksek
Türk Anesteziyoloji ve Reanimasyon Derneği BaşkanYardımcısıProf. Dr. Ömer Kurtipek, anestezistlerin sürekli kapalı ortamda ve güneşışığından uzak çalışmaları nedeniyle çeşitli sorunlar yaşadıklarına dikkat çekti. “Ameliyathane alanlarının genelde sağlık kurumlarının zemin altı katlarında olması sonucu çalışma ve dinlenme alanları gün ışığından uzak ve kapalı bir ortam olmaktadır. Anestezi çalışanları böylesi bir ortamda uzun ve yorucu bir çalışmanın yanı sıra anestezik gazlar, radyasyon, uygun olmayan ergonomik şartlar, yetersiz havalandırma ve gürültü ile çalışmak zorunda kalmaktadırlar. Ağır ve uygun olmayan çalışma şartları anestezi çalışanlarında anksiyete, stres, travma, tükenmişlik, depresyon, güven kaybı, mesleki doyumsuzluk ve madde kullanımı gibi sorunların giderek yüksek oranda görülmesine yol açmaktadır. Güneş ışığından uzak ve sürekli kapalı alanda çalışmak depresyonu tetikleyebilmekte ve bazı vakalarda intihara kadar sürüklemektedir. Anestezistlerin toplumda hak ettiği değeri ve saygıyı görmemesi ve genelde düşük ücretler alması da mesleki tatmin seviyesini düşürmekte ve bu da depresyon eğiliminiartırmaktadır.”
Hayata El Ver ile herkesin ani kalp durmasına müdahale etmeyi öğrenmesi hedefleniyor
Türk Anesteziyoloji ve Reanimasyon Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Bahar Kuvaki Balkan, Sağlık Bakanlığı ve Türk Anesteziyoloji ve Reanimasyon Derneği,Resüsitasyon Derneği ve çeşitli üniversitelerin işbirliğinde hayata geçirilen Hayata El Ver projesinde gelinen aşamayı özetledi. “Bu projeyle kısa vadede toplumda “ani kalp durması” konusunda farkındalık ve bilinç oluşturmayı ve uzun vadede ani kalp durmasına bağlı ölüm oranlarının azaltılmasına destek olmayı hedefledik.Bu proje kapsamında amacımız, toplumun her kesimine “ani kalp durması”vakası ile karşılaştıklarındayapılması gerekenleri öğretmek, mümkün olduğunca çok kişiye “temel yaşamdesteğini” ana hatlarıyla anlatmak ve ilk yardım eğitimi almaları konusunda teşvik etmektir.Bu yıl ise Avrupa Resüsitasyon Konseyi’nin de önerdiği gibi okullarda bu eğitimin yapılmasına öncelik verilmektedir. Çocuklar Hayata El Veriyor kapsamında İzmir, Mersin ve Adana olmak üzere 3 ildeki okullarda bu proje uygulanmaya başladı. Ayrıca bu yıl 16 Ekim’de Avrupa Resüsitasyon Konseyi’nin “Restart a HeartDay” kampanyası kapsamında İzmir’de Hayata El Ver etkinliği düzenlendi. Hedefimiz, Türkiye’de ilköğretimde bunun uygulanması ve çocuklarınküçük yaşta bu projeyle tanışması.”
İsmail Ethem TABORU
Dikkat!
Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.
Üye Girişi Üye Ol